Devrim Kunter, kafasının içi örümcek ağlarıyla örülmüş yobazların fink attığı, iki garip ailenin karşı karşıya geldiği, kıyamet sonrası temasıyla süslediği yeni çizgi romanıyla karşımıza çıktı. Yiğido, esprili, bol taşlamalı tam macera bir hikâye!
Devrim Kunter, uzun bir aranın ardından yeni bir çalışmayla karşımıza çıktı. Yiğido adını verdiği yeni çizgi romanında, yine batı anlatısını, ülkemizin kültürüyle harmanlıyor. Fakat Kunter, bu sefer farklı bir yol “çizmiş“. Seyfettin Efendi’nin Maceralarında olduğu gibi tüm çalışmayı kendisi sırtlanmış. Bu sefer Generative Yapay Zeka’dan yardım almış. Ona da sonra değineceğim. Şimdilik Yiğido kimmiş, onu bir öğrenelim.
Sivas’a Bir Yabancı Gelir
Yiğido, Dolar Üçlemesi, Fallout ve Anadolu Kültürü’nün bir harmanı. Kıyamet sonrası Anadolu’da geçen hikâyede, isimsiz bir anti-kahraman Sivas’a gelir. Burada selamlaşma konusunda anlaşmazlık yaşadığı bir yerliyi vurmasının ardından, karakterimiz kendisini iki kasabanın ve yönetici ailelerinin ortasında bulur.
Son on, hatta belki yirmi yıldır Türk Televizyonlar’ına hakim olan “Töre, ağa, çatışma” kavramları yüzünden ortaya niş bir iş çıkmaz oldu. Ya modern şehirde, ya da Anadolu’nun rastgele bir şehrinde bu kavramlar üzerinden birbirine çok benzeyen, halkı beslemeyen ve anlatı sunmayan yapılarla karşılaştık. Bundandır belki de, dijital platformlardaki komedi dizilerine yönelmemiz.
Çizgi romanda da bu temaların taşlamasını görüyoruz. Buna ek olarak yine gündemimize yansıyan, küçük kasabada ahlak dışı olayları da kendi temasıyla anlatıyor. Yobaz insanların, yozlaşmanın alegorik bir anlatısı gibi. Diyalogları anlamak için çok uzağa bakmak gerekmiyor. Son on yılda güzel ülkemizde yaşanan can sıkıcı olaylara “BLAM BLAM BLAM” efektiyle mermi yağmuruna tutuyor Kunter.
Bu açıdan bir mesaj verme kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Ancak Yiğido’nun üzerine geçirdiği kahverengi paltosu gibi konuyu hikâyenin üzerinde tutuyor. Bunu yaparken de kendine has esprili anlayışını korumayı başarıyor.
Aynı Seyfettin Efendi’de olduğu gibi minik nüanslar ve gönderiler yapıyor. Yiğido’nun kasabaya geldiğinde girdiği “Aralık sonu Ocakbaşı” meyhanesi ya da Anadolu Çomarı adıyla karşımıza çıkan kurtadam aşireti gibi.
Kıyamet Sonrasında Yapay Zekânın Kullanımı
Burada yine bir alegori sezinliyorum ama sevgili Devrim Kunter’e bunu sorma fırsatım olmadı. Yiğido’nun girdiği meyhanede karşılaştığı yapay zekâ destekli robot, verilen komutları doğru bir biçimde anlayıp ona göre diyalog kurabiliyor. Öte yandan anlaşmaya çalıştığı aşiret üyeleri ve ağası, Yiğido ne derse desin anlama konusunda direniş gösteriyorlar. Belki, kendine de bir selam çakıyor olabilir. Çünkü Yiğido, alışageldiğimiz çizgi romanlardan biraz farklı.
Devrim Kunter, Yiğido’yu tasarlarken Generative Yapay Zeka‘dan bir hayli destek almış. Kendi çizdiği ve hayat verdiği karakterleri, bu yapay zekaya yükleyerek gelişimlerini sağlamış. Deneysel bir çalışma olduğu bariz. Öte yandan Seyfettin Efendi’de hissettiğim o “anlar” nedense Yiğido’da pek yoktu. Çizimler fotoğrafik olsa da, donuk gözüktüler.
Adım Yiğido Değil
Yiğido, belki de yeni bir serinin başlangıcı. Kurtadamlar, kan emici vampirler, kıyamet sonrası Anadolu temasına çok yakışmış. Tekinsiz çorak topraklarda, laftan anlamayan aşiret üyeleri ise daha korkutucu. Yapabileceklerinin sınır yok. Öte yandan Yiğido, baştan sona tam bir macera sunsa da, çok çok ciddi bir çalışma değil. Çizgi romanın kalın kapaklı baskısı, yakın dönem çizgi roman kültürümüz için koleksiyonluk bir çalışma sunuyor.
Kendi yağında kavrulan, ilk sayfasından sonuna kadar kendisini okutmayı başaran bir çalışma. Bazen yobazlıkla mücadele etmek için doğru yolun efendilikten değil de, yiğidoluktan geçtiğini gösteriyor.
Anadolu’da Çatışma – Yiğido: İki Kasabanın Hikâyesi ilk olarak FRPNET’te yayınlandı.