Bazen düşünüyorum…
Acaba hepimiz mi bir anlam arayışı içindeyiz, yoksa sadece ben mi kaynağımı unuttum da yolu hatırlamaya çalışıyorum? Ne aradığımı tam bilmeden, sanki bir şeyin eksikliğini hissediyorum. Ama o eksikliği kelimelere dökmek imkansız. Belki de aradığım şey “zamanın ötesinde” bir yerde.
Çünkü zaman, bazen gerçeği değil, sadece gölgemizi taşıyor. Ruh ise o gölgenin ardındaki ışığı arıyor.
Ruh, zaman denen bu çizginin çok ötesinde özgürce dolaşabiliyor. Beden zamana ait; ama ruh değil. Beden yoruluyor, kırılıyor, yaşlanıyor. Ruh ise sadece hatırlamayı bekliyor.
Belki de anlam, bedeni susturup ruhu yeniden hatırladığımız anda gizli. Belki de arayış, hatırlamanın ta kendisi.
Hatırladıkça anlam arayışına dönüşüyor yolculuk. Ama eğer buradaki her şeyin geçici olduğunu derinden anladığın deneyimlere sahipsen; zamanla o anlam çabası da yorgun düşüyor. Bu kez, anlamı koruma değil, yeniden bulma mücadelesi başlıyor.
Çünkü geçiciliği fark eden zihin, kalıcılığı özlüyor.
Belki de bu yüzden hayatı anlamlandırmak değil, onunla uyumlanmak gerekiyor. Çünkü bazı soruların cevabı çabalamakta değil, durup dinlemekte gizli. Bir noktadan sonra insan, anlamı kurmak yerine akışa güvenmeyi öğreniyor.
Hayat bir nehir gibi…
Suyun yönünü değiştirmeye çalıştıkça yoruluyorsun.
Oysa akışa bıraktığında, seni tam gitmen gereken yere taşıyor.
Her karşılaşma, her kayboluş, her bekleyiş hepsi seni biraz daha kendine yaklaştırıyor.
Ama bazen bu akışın içinde hep daha fazla zamanımız olduğunu sanıyoruz.
“Sonra yaparım.” “Nasıl olsa vakit var.”
Ama zaman, bizimle pazarlık etmiyor.
Belki de yaşamın gerçek anlamı, ölüm bilinciyle akışı bir arada tutabilmekte saklı.
Çünkü akışa güvenmek, sonun da akışın bir parçası olduğunu kabul etmektir.
Sonun farkında olmak, başlangıçlara değer katıyor. Her anın içindeki kıymeti, geçiciliğin fısıltısıyla hissedersin. Değer vermeyi bilirsin.
Yani bence gerçek anlam, akışı yönetmekte değil; akışın bir parçası olduğunu ve her şeyin bir sonu olduğunu kabul etmekte gizli.
Çünkü ne kadar sallarsan salla, kum saatindeki her tanecik kendi vaktinde düşüyor.
Ve belki de her şey, bunu kabullenmekle başlıyor.
Arayış was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.