Bir Tarlada Bulduğumuz Aykırı Bir Karpuz Bize Ne Öğretebilir ki?
Hemen aklınıza o ihtimaller geliyor di mi? Neden çakalları kötü olarak görürüz hiç düşündünüz mü? Kurnaz bir hayvan olan çakal çocukken izlediğimiz belgesellerde bize hep leşçi olarak görülse de aslında bir omnivordur. Yani hem ot hem de et yer peki bu bilgi bize bugün neden lazım?
Yakın zamanda bir kitap okudum. Sevgili Nar Anne (Nardane Kuşçu) tarafından önerilen bir kitaptı. Oğlu Ozan Kuşçu’nun yazdığı Çakal Karpuzu. Ozan Kuşçu aslında Narköy’ün ve Nar eğitimin de kurucu ortağı olup kendi deyimiyle Narköy hikayesinin üç sacayağından birisidir. Narköy nedir? Nar Eğitim nedir ? gibi soruların cevapları için narkoy.com’u ziyaret edebilir ya da Ninelerin Tohumlarını; Torunlara Taşımak başlıklı röportajımı izleyebilirsiniz. Hatta bence izlemelisiniz ama şimdiden uyarıyorum ses kalitemiz biraz düşük olmuş. Ancak daha iyisini yapınca bu metni güncellerim.
Konuyu daha fazla uzatmadan size Çakal Karpuzu adlı ilginç kitaptan bahsetmek istiyorum. Açıkçası kişisel gelişim konusunda bir uzman olmasam da bu konuda onlarca kitap okumuş birisi olarak bu kitabın örneklerinden çok ilginç bir bağlamda ayrıştığını söyleyebiliriz. Bunun en önemli sebeplerinden birisi de aslında genelde mühendislik biliminin yaptığı bir şeyi sosyal bilimsel bir yönden yapması diyebiliriz. Biliyorsunuz mühendisler hep doğadan aldığımız şeyleri makinelere nasıl aktardığımızı bizlere anlatırlar. Ozan Bey’de doğadan aldığı hikayeleri toplumsal yaşamın içine nasıl entegre edeceğimizi bizlere ustalıkla anlatmış. Aslında kitaptaki hikayeleri buraya taşımak için can atıyorum ama etik ve hukiki olarak doğru olmadığı gibi sizlerin de o hikayeleri o ustalığın dilinden dinlemenizi önemsiyorum.
Bu kitabın bugünkü yazının bir parçası olmasının oldukça önemli bir sebebi daha var. Narköy yani kitaptaki hikayelerin kaynağı, yıllardır hep denediğimiz tarımı çekici kılmak işlevi için oldukça önemli bir köşe taşı olduğuna inanıyorum. Narköy tarımla alakalı pekçok kronik sorunu çözmüş bir deneyim mekanı olduğu gibi tarımsal bilginin üretimi ve dağıtımı konusunda oldukça önemli bir işleve sahip bir mekandır. Gerek içinde bulunan tohum bankası aracılığıyla sağladığı güven mekanizması gerekse insanlara tarımın üretimin güzelliğini anlatarak ve yayarak gerçekleştirdiği tanıtım çalışmalarıyla oldukça önemli olan Narköy’ün bu işlevi bu kitapla ete kemiğe bürünüp Narköy’ün dışına çıkmış gibi.
Ozan Bey yılların verdiği eğitimci tecrübesiyle Narköy’de oluşan kah deneyimlediği kah öğrendiği hikayeleri iş dünyasına da entegre ederek aslında tarımsal bilginin neden sadece tarımsal bilgi olmadığını hepimize ispat etmiş.
Bu hafta içerisinde yer alan 10 Ocak, Türkiye’de modern anlamda Tarımsal Eğitim ve Öğretimin başladığı günün yıldönümüdür. 10 Ocak 1846 gününde İstanbul Yeşilköy’de açılan Ziraat Mektebi ile başlayan tarımsal eğitim maceramız 177 senedir devam ediyor. 10 Ocak ve devamındaki hafta Tarım Haftası olarak kutlanıyor. Ben de bu yüzden bu hafta tarımsal bilgiyi öne çıkaran bu yapıyı ve kitabı işlemek istedim.
Unutmadan kitabın içinde tıpkı Narköy’ün yaptığı gibi teknoloji ve yayıncılık geleneğini entegre eden bir süpriz var. Qr kodları aracılığıyla her hikayenin girişinde yeralan bir hikayeye ait bir animasyonu görünteleyebiliyoruz.
Yazıya son verirken kitabı okumamı bana öneren ve tarım konusundaki yaklaşımı yaptıklarıyla bizlere öncü olan Nar Anne’ye bir teşekkürü borç bilirim. Ardından yazıyı ondan bizzat dinleme fırsatı bulduğum kitaba da ismini veren Çakal Karpuzu’nun hikayesinden küçük bir parça ile noktalamak istiyorum:
“Çakal çok uyanıktır oğlum dedi, tarlanın en güzel karpuzunu seçer yemek için. Bugün hemen hemen bütün tarlalarda çakal için dikenli tel, korkuluk hatta vurma gibi tedbirler alınır. Ama çakalın da hakkı var bu mahsul üzerinde bizim gibi. Sen de çok iyi biliyorsun ki biz Narköy’de yabani hayvanlar için de tohum atıyoruz kurda, kuşa, aşa diye. Öyle olunca çakal da geliyor en güzel karpuzumuzu yiyor haliyle. Ama asıl mucize buradan sonra başlıyor. Çakal daha sonra o en güzel karpuzun çekirdeklerini arazinin farklı noktalarına dışkısıyla atıyor. Bizim normalde bulup, seçip, çoğaltmamız çok zor olan en güzel karpuzu bizim için çoğaltmış oluyor. Çakal karpuzu da oradan geliyor.”
Hadi gelin bundan sonra hep birlikte çakallara bir şans verelim olur mu? Hayatlarımızı doğanın öğretileriyle şekillendirip geleceğe ümitle bakmamızın başka bir yolu yok gibi çünkü…
Bir Tarlada Bulduğumuz Aykırı Bir Karpuz Bize Ne Öğretebilir ki was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.