Temsili bir kirli çay görseli
2025 yılında BUSİAD tarafından yayımlanan “Herkesin Bildiği Sır: Nilüfer Çayı” raporu, Bursa’nın en önemli su kaynağının artık teknik olarak “su” bile sayılmadığını söylüyor.
 Uludağ’ın güney yamaçlarından doğan, iki barajı besleyen, tarımı ve sanayiyi ayakta tutan Nilüfer Çayı — bugün Türkiye’nin en kirli akarsularından biri.
Raporun dili açık:
“Nilüfer Çayı artık sadece adı kalmış, kendisi yok olmuş bir çay durumundadır.”
Bu cümle romantik bir abartı değil, teknik bir tespit.
 Çünkü analiz sonuçları, bu akarsuda artık canlı yaşamının sürdürülemeyeceğini gösteriyor.
1️⃣ Coğrafi ve Ekonomik Bağlam: Bursa ve Nilüfer Çayı Arasındaki Bağımlılık
Nilüfer Çayı, 103 kilometrelik bir güzergâh boyunca Bursa’nın altı ilçesinden geçiyor:
 Kestel, Gürsu, Osmangazi, Nilüfer, Mudanya, Karacabey.
 Çayın kolları, Uludağ’ın eteklerindeki iki barajı — Doğancı ve Nilüfer Barajı’nı — besliyor. Bu barajlar, yılda yaklaşık 185 milyon m³ içme suyu kapasitesiyle kentin su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor.
Ancak aynı su hattı, şehir merkezinden geçerken bambaşka bir işlev kazanıyor:
 Atık taşıyor.
 Tarım, sanayi, evsel atık, hatta kaçak kanalizasyon deşarjı…
 Hepsi aynı akarsu yatağında birleşiyor.
Yani Nilüfer Çayı, bugün Bursa için hem yaşam kaynağı hem risk faktörü.
2️⃣ Kirlenmenin Boyutu: “1. sınıf içme suyu”ndan “4. sınıf atık sıvı”ya
BUSİAD raporuna göre Nilüfer Çayı’nın su kalitesi, kaynağında 1. sınıf,
 şehir merkezinden sonra 4. sınıf (çok kirli) seviyesine düşüyor.
Bu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sınıflandırmasına göre şu anlama geliyor:
Nilüfer Çayı bugün IV. sınıf, yani teknik olarak “su olarak tanımlanamayacak” durumda.
3️⃣ Ölçümler ve Bulgular: 2025 Raporunun Ana Verileri
31 Temmuz 2025 tarihinde Osmangazi, Balat ve Karacabey bölgelerinde üç farklı noktadan numune alındı.
 Analizler TÜRKAK akreditasyonlu laboratuvarlarda, standart yöntemlerle yapıldı.
Bu veriler, doğal bir akarsudan ziyade kimyasal bir karışımla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
4️⃣ Kirliliğin Kaynakları: Tek Bir Sorumlu Yok
Rapor, sorunun bir “günah keçisi” arayışıyla çözülemeyeceğini söylüyor.
 Çünkü Nilüfer Çayı’nı kirleten üç ana sektör birbiriyle iç içe geçmiş durumda.
A. Tarımsal Kaynaklı Kirlilik
- 107 km²’lik alanda sulu tarım, 692 km² alanda kuru tarım yapılıyor.
- Pestisitler, kimyasal gübreler ve hayvansal atıklar yüzey akışıyla dereye karışıyor.
- Hayvancılık işletmeleri ve balık çiftlikleri, gübre ve sızıntı sularını çoğu zaman arıtmadan bırakıyor.
- Bu da azot ve fosfor değerlerini anormal biçimde yükseltiyor.
Sonuç: Aşırı besin yükü → alg patlaması → oksijenin tükenmesi.
B. Endüstriyel Kaynaklı Kirlilik
- Uludağ, Hasanağa, Kayapa, Barakfakih, Kestel, TEKNOSAB ve TOSAB OSB’leri doğrudan çay havzasında yer alıyor.
- Arıtma tesisleri olsa da çoğu debiyi dikkate almadan deşarj yapıyor.
- Kaçak veya yetersiz arıtma sonucunda metal, fosfat, deterjan ve boya maddeleri suya karışıyor.
- 2025 denetiminde 15 resmi deşarj noktası + 221 kaçak atık su noktası tespit edildi.
Yani, sanayi altyapısı var ama kontrol zinciri kırık.
C. Yerleşim Kaynaklı Kirlilik
- Özellikle Osmangazi ve Nilüfer ilçeleri, nüfus artışı nedeniyle altyapı baskısı altında.
- Kanalizasyon sistemleri tam kapasite çalışmıyor, yağmur suyu hatlarına karışmalar yaşanıyor.
- Evsel atık sular arıtılmadan çaya ulaşıyor.
- Çay kenarına atılan katı atıklar (plastik, çöp, inşaat artığı) yağışlarla suya taşınıyor.
Bu tablo, Bursa’nın kentsel planlama sorununun bir yansıması.
5️⃣ Kirliliğin Ekolojik ve Toplumsal Etkileri
1. Ekolojik
- Nilüfer Çayı’nda balık ve omurgasız türler yok denecek kadar az.
- Çözünmüş oksijen yetersizliği nedeniyle biyolojik döngü durdu.
- Çaydaki yüksek sıcaklık ve besin yükü, Marmara Denizi’ndeki müsilaj oluşumuna katkı sağlıyor.
- Kirli suyla sulanan tarlalarda toprak tuzlanması artıyor.
2. Sosyal
- Çayın kokusu ve görüntüsü şehirde yaşam kalitesini düşürüyor.
- Nilüfer kenarındaki bölgeler, sosyoekonomik olarak geriliyor.
- Su kenarları, halkın rekreasyon alanı olma özelliğini kaybetti.
3. Sağlık
- Kanalizasyon sızıntıları E. coli ve koliform bakterileri taşıyor.
- Kirli suyla yetişen sebzelerde ağır metal birikimi var.
- Uzun vadede kanser ve nörolojik hastalık riski yükseliyor.
Nilüfer Çayı artık yalnızca çevresel değil, halk sağlığı açısından da bir tehdit.
6️⃣ Yapısal Sorunlar: Neden Önlenemiyor?
❖ Denetim Kopukluğu
- Çevre denetimleri düzensiz ve kurumlar arasında koordinasyon zayıf.
- OSB’ler, belediyeler ve BUSKİ arasında veri paylaşımı sınırlı.
- Denetim sonuçları kamuya açık değil.
❖ Altyapı Eksiklikleri
- Bazı ilçelerde kanalizasyon ve yağmur suyu hatları hâlâ birleşik sistemde.
- Arıtma tesisleri 7/24 çalışmıyor, bakım dönemlerinde by-pass deşarjları yapılıyor.
- Kırsal mahallelerde hâlâ fosseptik sistemi kullanılıyor.
❖ Planlama Sorunları
- Nilüfer Çayı kenarındaki imar faaliyetleri, yatağı daraltmış durumda.
- Betonlaşma, suyun doğal akışını bozuyor ve taşkın riskini artırıyor.
❖ Şeffaflık Eksikliği
- Nilüfer Çayı’na ait anlık su kalitesi verileri kamuya açık değil.
- Arıtma tesislerinin performans verileri OSB veya BUSKİ web sitelerinde paylaşılmıyor.
Sonuç: Kurumsal sorumluluk zinciri eksik, toplumsal sahiplenme zayıf.
7️⃣ BUSİAD’ın Çözüm Planı: Gerçekçi Bir Çerçeve
BUSİAD raporu, yalnızca teşhis değil, 8 başlıkta uygulanabilir çözüm önerisi sunuyor:
1. Nilüfer Çayı Komisyonu
- Valilik koordinasyonunda tüm kurumları birleştiren bir yapı:
 DSİ, Çevre İl Müdürlüğü, BUSKİ, OSB müdürlükleri, üniversiteler ve STK’lar.
- Görev: Verileri birleştirmek, izleme ve denetimi sürekli kılmak.
2. Kirlilik Envanteri
- Tüm deşarj noktaları haritalanmalı.
- Kaçak ve yasal deşarjlar ayrı sınıflandırılmalı.
- Bu veriler periyodik olarak kamuoyuna açık raporlarla duyurulmalı.
3. Fiziksel Temizlik
- Dere yatağındaki tortular ve dip çamuru temizlenmeli.
- Katı atıklar için düzenli toplama sistemi kurulmalı.
- Akış kesintilerini azaltmak için doğal rejim korunmalı.
4. Arıtma Reformu
- Tüm arıtma tesisleri tam kapasiteyle çalıştırılmalı.
- Arıtmasız deşarj yapan işletmelere ağır yaptırımlar uygulanmalı.
- OSB’lerde merkezi izleme sistemi kurulmalı.
5. Ekolojik Restorasyon
- Çay kenarlarında doğal sazlık alanlar oluşturulmalı.
- Tarım arazileriyle su hattı arasına yeşil tampon bölgeler konmalı.
- Yağmur suyu toplama sistemleri zorunlu hale getirilmeli.
6. Kırsal Altyapı Desteği
- Küçük yerleşimlerde kanalizasyon ve fosseptik sistemleri yenilenmeli.
- Hayvancılık tesisleri için ortak gübre depolama alanları kurulmalı.
7. Halk Katılımı ve Eğitim
- Okullarda su bilinci eğitimleri verilmeli.
- Gönüllü temizlik kampanyaları organize edilmeli.
- Nilüfer Çayı’nın sorunlarıyla ilgili veri görselleştirmeleri halka açık hale getirilmeli.
8. Finansal Teşvikler
- Arıtma tesisi yatırımları için düşük faizli kredi ve hibe programları oluşturulmalı.
- Küçük işletmelerin arıtma maliyetleri için ortak fon mekanizması geliştirilmeli.
8️⃣ Gerçekçi Değerlendirme: Sorun Paradan Değil, Koordinasyondan Kaynaklanıyor
BUSİAD raporu önemli bir noktaya dikkat çekiyor:
 Bursa’da hem teknik altyapı hem finansal kaynak aslında var.
 Eksik olan, kurumlar arası koordinasyon ve süreklilik.
Her dönem farklı kurumlar temizlik kampanyaları düzenliyor;
 ancak kalıcı çözüm gelmiyor çünkü sistem parçalı.
Sorun, “su temizliği” değil, su yönetimi.
9️⃣ Uzun Vadeli Risk: Bursa’nın İmajı ve Gıda Güvenliği
Nilüfer Çayı’nın kirliliği yalnızca çevresel değil, ekonomik bir itibar sorunu da.
- “Yeşil Bursa” imajı, çevre verileriyle çelişiyor.
- Kirli suyla yapılan üretim, ihracatta güven kaybı yaratabilir.
- Marmara Denizi’ndeki kirlilik yükü, turizm ve balıkçılığı etkiliyor.
Dolayısıyla bu mesele artık yalnızca yerel değil, bölgesel bir sürdürülebilirlik sorunu haline gelmiş durumda.
🔟 Sonuç: Nilüfer Çayı Bir Çevre Sorunu Değil, Yönetim Testidir
Nilüfer Çayı’nın bugünkü hali, Türkiye’nin çevre politikalarının küçük bir özeti gibi:
 kurumlar arası kopukluk, kısa vadeli çözümler, düşük kamu ilgisi.
Ancak BUSİAD raporu, bu tabloya bir çıkış haritası sunuyor.
 Bilimsel veriye dayalı, gerçekçi, denetlenebilir bir plan.
Artık mesele şu:
 Bu plan, kâğıtta mı kalacak; yoksa Bursa, gerçekten “Herkesin Bildiği Sır” ile yüzleşecek mi?
Herkesin Bildiği Sır: Nilüfer Çayı Gerçekte Ne Kadar Kirli? was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.
