Perdenin Arkasındakiler: Ben Öyleyim Demekten Vazgeçmek Üzerine

Kendini korumakla, kendini kapatmamak arasındaki o ince çizgi üzerine bir farkındalık hikayesi.

Bazı cümleler var, neredeyse hepimizden aynı tonda çıkıyor:
“Evlilik bana göre değil.”
“Ben duygusal biri değilim.”
“Kimseye ihtiyacım yok.”
“Aşka inanmıyorum.”

Kulağa kendinden emin geliyor, değil mi?
Ama bazen bu cümleler sadece biraz yorgun bir kalbin sessiz zırhı oluyor.
Biraz hayal kırıklığından, biraz beklentiden, biraz da “bir daha öyle hissetmek istemem” korkusundan…

Photo by Tamara Gak on Unsplash

Kendimizi Korumayı Öğrendik, Ama Fazla İyi Öğrendik

Belki de biz, kendimizi korumayı fazla iyi öğrendik.
Artık her şeyin bir açıklaması, bir sınırı, bir mesafesi var.
Kırıldığımızda hemen “ben öyle biriyim” diyoruz; sanki kırılmak sadece başkalarına yakışır gibi.

İnsanın savunması bazen en hassas yerinden çıkar.
“Evlilik bana göre değil” derken, belki aslında “birine güvenmeyi unutmuşum” demek istiyoruzdur.
“Ben duygusal değilim” derken, “artık her şeyin karşılıksız kalmasından sıkıldım.”
“Kimseye ihtiyacım yok” derken, “ihtiyacım olduğunda kimse yoktu.”

Bu cümlelerin hiçbiri yalan değil.
Tam da bu yüzden içlerinde biraz sızı var.

Kültürün Bize Öğrettiği Şey: Güçlü Görün, Zayıf Olma

Bizim toplumda “kırılmak” ayıp sayılıyor.
“Duygusal olmak” zayıflık.
“İhtiyaç duymak” bağımlılık.
“Yalnızım” demek bile bir başarısızlık göstergesi.

O yüzden hep güçlü görünmeye çalıştık.
Ama güçlü görünmek, güçlü hissetmekle aynı şey değil.

Zamanla maskeler yüzümüzün bir parçası oldu.
Kimi “ben duygusal değilim” diyerek uzaklaştı kendinden, kimi “ben özgürüm” derken sadece temkinli kaldı.
Belki de hepimiz, bir şekilde fazla olgunlaştık.
Yani, biraz erken yorulduk.

Sizi Görüyorum

O yüzden bu yazı bir eleştiri değil, bir fark ediş olsun istiyorum.
Sizi görüyorum.

“Beni kimse gerçekten anlamıyor” diyen seni.

“Ben öyleyim” deyip aslında öyle olmaktan sıkılan seni.
Yalnız kalmayı seçmiş ama seçmekle alışmak arasındaki farkı karıştıran seni.

Çünkü bazen savunmalar, var olmanın en nazik şeklidir.
Ama bir yerden sonra, seni savunan şey, seni kısıtlamaya başlar.
Ve insan, en çok orada, sessiz bir yüzleşme yaşar.

Belki de mesele “öyle olup olmamak” değil.
Kendine “neden böyle söylüyorum?” diye sormak.
Belki sadece bir şeyden değil, bir his biçiminden vazgeçiyorsundur.
Ve bu da çok insanca.

“Ben öyle bir insanım.”
Belki doğru. Belki de değil.
Yine de insan, hep değişme ihtimali taşıyan bir varlık.

Kendini korumakla, kendini kapatmak arasında ince bir çizgi var.
Ve bazen en cesur şey, o perdeyi biraz aralamak.

Çünkü büyümenin sesi, artık saklanmadan var olabilmekten geçiyor.

Perdenin Arkasındakiler: Ben Öyleyim Demekten Vazgeçmek Üzerine was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.