Saha Keşiflerinden Öğrenme Notlarına: Deponet Ormanı Hikâyesi

Bir satış çalışanının teknik öğrenme sürecini sadeleştirme denemesi…

Teknik bir alanda çalışmaya başladığınızda zamanla şunu fark ediyorsunuz: Bilgi yalnızca biriken değil, aynı hızla dağılan bir şey. Öğrendikçe güçleniyorsunuz, evet; ama öğrendiklerinizi not etmezseniz, düzenlemezseniz ve sindirmezseniz, bir süre sonra fark edilmeden kayboluyorlar. Bu durum özellikle ağ teknolojileri gibi birbirine geçmiş kavramların iç içe aktığı bir dünyada daha da belirgin hâle geliyor.

Ben de bu döngünün tam ortasındayım.
Teknik tarafta değilim ama tamamen de dışında değilim.
İşimin gereği olarak satışla iç içeyim, ama projelerin teknik tarafına sürekli dokunuyorum. Bu geçiş noktası bana hem insan ilişkilerinin hem de teknik problemlerin ortasında bir duruş kazandırdı. Sonunda hissettiğim ihtiyaç çok netti:

“Bu bilgileri sakince bir yere toplamalıyım.”

İşte Deponet Ormanı tam olarak bu cümlenin ete kemiğe bürünmüş hâli.

Neden Bu Orman?

Deponet Ormanı, büyük bir iddiayla ortaya çıkmadı.
Bir marka stratejisi, içerik planı veya etkileşim hedefi yoktu.
Olay tamamen basitti:

Kendi öğrenme sürecimi daha nefes alınır hâle getirmek istedim.

Teknik konuları çalışırken, özellikle CCNA gibi yoğun bir içeriğe hem görsel hem metinsel hem de saha tecrübelerinin hepsi karışıyor. Bunları ayrı ayrı zihinde tutmak mümkün değil. Bir şey öğreniyorsunuz, ardından başka bir konuyla uğraşırken ilk öğrendiğiniz yer bulanıklaşıyor.

Bu beni rahatsız etti.
Bilginin bende kalmasını istiyordum ama o bilgiye karşı agresif davranmak değil; onu sakince işlemek, düzenlemek ve yerine oturtmak istiyordum.

Bir noktada şunu fark ettim:

“Belki de öğrenme şeklini değiştirmeliyim.”

O anda Deponet Ormanı adını koydum.
Neden “orman”?
Çünkü orman sakindir.
Her bilgi bir ağaçtır: Kimi yüksek, kimi kısa.
Kimisi karmaşık, kimisi sade.
Ama hepsi bir arada bir bütün oluşturur.

CCNA Çalışırken Gelen Düzen İhtiyacı

CCNA çalışmak yalnızca bilgi öğrenmek değil; aynı zamanda bilgiyi kategorize etmek anlamına geliyor. Routing bir yerde, switching başka bir yerde, VLAN mantığı başka bir yerde… Bu konuları klasik not tutma yöntemleriyle yazmaya çalıştım ama aradığım sadeliği bulamadım.

Sonra kendime şunu sordum:

“Bilgiye neden bu kadar yükleniyorum? Belki de daha sakin yaklaşmalıyım.”

Deponet Ormanı bu sakinliğin uygulama alanı oldu.
Buraya yazdığım her şey önce kendim için.
Anlamayı kolaylaştıran bir dille, acele etmeden, nefes alarak.

Bu bana büyük bir konfor sağladı.
Artık “Bu konuyu yazmalıyım!” diye stres yapmıyorum.
İçime sinen bir dille, ihtiyaç duydukça yazıyorum.

Aslında Satış Personeliyim Ama Sahada Öğreniyorum

Burada çok açık konuşmak istiyorum:

Ben bir mühendis değilim.
Bir IT çalışanı da değilim.
Ben satıştayım.

Ama günümüz IT satış dünyasında teknikten tamamen uzak durmak mümkün değil. Her müşteri görüşmesi, her teklif, her projelendirme teknik bir dikkat gerektiriyor.

Bu yüzden keşif süreçlerine katıldıkça şunu fark ettim:

Saha müthiş bir öğretmen.

Keşiflerde gördüklerim bana çok şey öğretti:

  • Yanlış AP konumlandırmaları
  • Yetersiz PoE hesaplamaları
  • Gereksiz karmaşık kablolamalar
  • VLAN dağılımındaki tutarsızlıklar
  • Basit ama zincirleme etki yaratan hatalar

En önemlisi de şu:
Bu hatalar kişiye özel değil, sektöre özgü.

Bu yüzden Deponet Ormanı’nda bir prensip benimsedim:

Kişiyi değil, problemi konuşuyorum.
Anonimleştiriyorum.
Suçlamıyorum.
Gördüğüm şeyin özetini çıkarıp sakin bir dille yazıyorum.

Çünkü gerçek öğrenme, kırmadan yapılır.

Sakin Bir Dilin Değeri

Teknik içerikler çoğu zaman sert, keskin, didaktik bir tonda yazılır.
Bu çok doğal, sektörel bir üslup.

Ama ben daha sakin bir dil arıyordum.
Yargılamayan, acele etmeyen, gösterişsiz bir anlatım.

Bu hem yazarken hem okurken huzur veriyor.
Bilginin agresif bir tonda verilmesine gerek yok.
Benim için bilgi şöyle işliyor:

“Sakinlik bilgiyi daha iyi tutuyor.”

Bu nedenle Deponet Ormanı bilinçli bir sadelikle yazılıyor.
Ne fazla teknik ne fazla günlük.
Bir yerde ortada, daha insanî bir ritimde.

Deponet Ormanı Manifestosu

Deponet Ormanı, teknik dünyanın karmaşasında kendime açtığım sade bir alan. Burada gösteri yok, rekabet yok, kimseye kendini ispatlama çabası yok. Öğrenmenin bir hız sınırı olmadığına, herkesin kendi rotasında ilerlediğine inanıyorum; ben de kendi ritmimde yürürken karşıma çıkan bilgileri, hataları ve küçük keşifleri sakince not düşüyorum. Sahada gördüğüm veya çalışırken fark ettiğim sorunlar, kimseyi incitmeden, kimseyi işaret etmeden, sadece bir tecrübenin izleri olarak burada yer alıyor. Çünkü hatalar saklanması gereken şeyler değil; doğru anlatıldığında birer öğretmendir. Teknik bilginin dili sert, keskin veya yorucu olmak zorunda değil — ben burada karmaşık olanı sadeleştirmeyi, acele etmeden anlatmayı, bilgiyi nefes alır hâle getirmeyi seçiyorum. Yazdıklarım bir uzmanlık iddiası değil, bir öğrenme sürecinin kaydıdır; paylaştıkça geliştiğimi görüyorum ama buranın asıl amacı başkalarına değil, kendime fayda sağlamaktır. Eğer okuyan bir şey kazanıyorsa ne mutlu, ama kazanmasa da bu alan değerini kaybetmez. Sadelik bu ormanın bilinçli tavrıdır; bilgi ağır olsa da anlatımın hafif olabileceğine inanıyorum. Burada süreklilik bir zorunluluk değil; ihtiyaç duyduğumda geri döndüğüm bir öğrenme durağıdır. Ve son olarak: Bu ormanda tek bir kural vardır — kendime karşı dürüst kalmak. Ne biliyorsam onu yazarım, ne öğreniyorsam onu kaydederim, ne merak ediyorsam onun peşinden giderim. Bu orman, başkalarının beklentilerini değil, kendi yolculuğumun sessiz ama tutarlı kaydını taşır.

Şimdilik Deponet Ormanı’nı
LinkedIn profilim üzerinden takip edebilirsiniz.

Saha Keşiflerinden Öğrenme Notlarına: Deponet Ormanı Hikâyesi was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.