“Narsist, nevrotik, toksik” gibi kavramları günlük dilde ne kadar sık bir sıfat olarak kullanmaya başladık değil mi? Sevdiğimiz birinin bencilce bir davranışı karşısında öfkelendiğimizde ya da incindiğimizde kullandığımız bu kavramlar kulağa normal gelse de bizi inciten insanları hangi kavramlarla etiketlediğimiz aslında önemli bir konudur. Ben bu yazıda narsisizmi genel hatlarıyla ele alıp, kavramın bir etiket olarak kullanılmasının sakıncalarına değineceğim.
Narsisizm tek boyutlu bir kavram değildir. DSM-5’e göre narsisistik kişilik bozukluğu; büyüklenme, beğenilme ihtiyacı ve empati yoksunluğu ile giden, erken erişkinlikte başlayan ve farklı bağlamlarda ortaya çıkan bir örüntüdür. Tanı konulabilmesi için belirtilen kriterlerden en az beşinin karşılanması gerekir. Bu kriterler arasında; başarılarını abartma, sınırsız güç veya güzellik düşlemleri, özel biri olduğuna inanma, çok beğenilme isteği, hak ettiği duygusu, başkalarını kendi amaçları için kullanma, empati kuramama, kıskançlık ve kibirli tutumlar yer alır (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013). Yani tanı; psikiyatristler tarafından bağlam, süreklilik ve kişinin gerçeklikle ilişkisi dikkate alınarak konur. Dolayısıyla sadece birkaç davranışa dayanarak “bu kişi narsist” diyemeyiz.
Hepimizin narsisistik ihtiyaçları vardır ve zaman zaman belli durumlarda bu tür davranışları sergileyebiliriz. Hepimiz beğenilmek, onaylanmak isteriz; kimi zaman kendimizi diğerlerinden üstün gördüğümüz yönlerimiz olur. İlişkilerimizde bazen kendi çıkarlarımızı gözetir, bazı konularda hak sahibi olduğumuzu düşünebiliriz. Ancak bu davranışlar sürekli hale gelip her durumda herkesten üstün olduğumuz algısına dönüşüyorsa, narsisizm spektrumunda patolojik narsisizme doğru ilerliyor olabiliriz.
Narsisizmi anlamak için yalnızca patolojik boyutuna odaklanmak yetersizdir. Kavramın bir de sağlıklı boyutu vardır. Kendini sevmek, sağlam bir benlik duygusuna sahip olmak, kendine güvenmek, anlamlı ve uyumlu ilişkiler kurmak sağlıklı narsisizme işaret eder. Bu yönüyle narsisizm, yaşamda sınırlar koyabilmek, kendini koruyabilmek ve değerli hissedebilmek açısından gereklidir.
Karşınızda gerçekten patolojik narsisizm eğilimi çok yüksek biri de olabilir ve bu durumda maruz kalınan istismar oldukça zorlayıcıdır. Yaşadıklarınızı anlamlandırabilmek için narsisizmin gerçekte ne olduğunu doğru anlamak çok önemlidir. Bu konuda Şule Öncü’nün “Hepimiz Narsistiz” adlı kitabını özellikle okumanızı öneririm.
Günlük hayatta öfkelendiğimizde, kırıldığımızda başkalarını kolayca “narsist” diye etiketlemek doğal gelebilir. Ama böyle bir etiket, kişinin tüm kişiliğini tek bir özelliğe indirger. Sağlıklı olan, birinin davranışlarını değerlendirmek ama kişiliğini bütünüyle tanımlamaktan kaçınmaktır. Asıl önemli olan ise bu tür ilişkilerde kendi duruşumuzu fark edebilmek; benlik saygımızı, sınırlarımızı ve beklentilerimizi gözden geçirebilmektir.
Zorlayıcı bir insanla karşılaştığımızda asıl soru şudur:
“Ben bu kişiyle nasıl bir ilişki kurmak ve sürdürmek istiyorum?”
Son olarak, sosyal medyada “Şu özellikler varsa bir narsistle birlikte olabilirsiniz” tarzı paylaşımlara dikkat etmek gerekir. Benzer şekilde, terapiye gidiyorsanız ve terapistiniz size “Narsiste karşı şöyle davranmalısın” diyorsa, terapistin yaklaşımını sorgulamanız faydalı olabilir.
Kaynaklar
· Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı: DSM-5 (E. Köroğlu, Çev. Ed.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
· Öncü Ş. (2024). Hepimiz Narsistiz. İstanbul: Destek Yayınları.
· Romanoff, Z. (2021, October 14). Verywell loved: Unpacking narcissism — what it is and what it isn’t. Verywell Mind.
Verywell Mind. (2021, December 13). Can a narcissist change? Verywell Mind.
“Tam Bir Narsist!” Peki Gerçekten Öyle mi? was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.