Gürültüye değil, derinliğe inanıyorum.
Bazen düşünüyorum, neden bu kadar canlı görünmem gerekiyor? Neden yüzümdeki her gölgeyi, her sessizliği, her durgunluğu hemen açıklamak zorunda kalıyorum? “Biraz enerjik olsana,” diyorlar, “daha pozitif görün.” Sanki içimdeki sessizliği onlara borçluymuşum gibi. Oysa ben sadece yorgunum. Ne dramatik bir nedenim var, ne de anlatmaya hevesim. Sadece susmak istiyorum bazen, çünkü sessizliğin kendisi de bir hal, bir nefes biçimi. Ama toplum bunu kabullenemiyor.
Bir tür enerji kültürü içinde yaşıyoruz. Herkes parlamak, görünür olmak, coşku saçmak zorunda. En çok gülen en mutlu, en çok konuşan en güçlü sayılıyor. Oysa ben bazen yalnızca yavaşım. Kalbimin ritmini duymak istiyorum. Hızlanmadan, bağırmadan, coşmadan. Ama “sakin” olduğumda hemen bir şeyler yanlış sanıyorlar. “Bir sorun mu var?” diyorlar. Var, evet, siz varsınız. Çünkü bu dünyada artık durgun olmak bile açıklama gerektiriyor.
İnsan hallerinin de bir mevsimi olmalı. Kışın içindeyken bahar gibi davranmamızı bekliyorlar. Ben bazen donmak istiyorum. Bazen rüzgarın altında sessizce kalmak. Ama hemen “soğuk” deniyor bana, “negatif” deniyor. Oysa ben sadece varım. Bazen içim dışıma sığmaz, bazen de hiçbir şey taşmaz. Enerjim azaldığında değil, kendimi sakladığımda tükeniyorum. Çünkü bir parçasını susturduğunda insan, görünmez olmaya başlıyor.
Parlamaya mecbur bırakıldık. Oysa ışığın bile yorulduğu anlar vardır. Ben artık parlamamakta bir huzur buluyorum. Yavaş yürümekte, sessiz kalmakta, göze batmamayı seçmekte. Belki de gerçekten yaşamak bu: herkes bağırırken kendi iç sesini duymak. Herkes koşarken durmayı seçmek. Enerji, coşku, kahkaha… hepsi güzel şeyler ama benim için bazen fazlalık. Ben kendi içimde parlamak istiyorum artık, dışarıya değil, içime doğru.
Toplumun sesi çok yüksek. Ama ben onun ortasında fısıltı gibi yaşamak istiyorum. Belki biraz solgun, belki biraz uykulu, belki biraz eksik. Ama sahici. Çünkü insanın kendiyle kurduğu sessiz bağ, bütün o gürültüden çok daha anlamlı. Ve evet, ben bazen enerjik değilim. Bazen ışığım sönüyor. Ama o anlarda bile, hala yaşıyorum. Hala varım. Hala ben.
Toplumun Enerji Takıntısı: Sürekli Parlaman Gerek was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.