Uçak Yolculukları, Zengin Jargonları No:2 ve Vişne Suları

Vişne suyunuzu alın ve welcome on board anonsunun keyfini çıkarın

Bardağa vişne suyu dolduran hostesi (kabin memuru mu demeliyim) nazikçe uyarıyorum:

‘Yok, kola istemiştim lütfen.’ Hizmet bağımlısı olabilirim ama asla lütfensiz konuşmam, e lütfen yani.

‘Ah pardon, ben Cherry dediniz sandım.’ Oh yeah.
E normal. Gecenin ya da sabahın 3’ünde kimse bu derece yüksek irtifada olmayı kaldıramaz, bir şeyler karışabilir.
Yine de bende vişneye cherry diyecek potansiyel görmesini daha sonra düşünmek üzere rafa kaldırıyorum.

Businessta uçan yolcular da bir şeyleri karıştırmış olacak ki sabahın köründe şafak operasyonu tadında bir yolculuk yapıyorlar.
Zengin dediğin gider şöyle geniş geniş öğlen 14.00’e filan bilet kestirir.
Yeterince varlıklı olmadığını gösteren şeylerden biri de günden kaybetme korkunun olmasıdır.
Dikkat ettiyseniz Adnan Ziyagil ne zaman bir yere gidecek olsa ya efendi gibi akşam yemeğinden kalkıp gider ya da kahvaltısından kalkıp gider.
Hiç sabah 03.30’a saat kurup da Sabiha Gökçen’e gittiğini filan göremezsiniz.
Ya da Bihter’in ‘Beşir’e söyleyin sabah 03.45 kapıda hazır olsun, Adnan Bey çıkacak.’ filan dediğini de göremezsiniz.

Bir diğer zengin jargonu da eşinizden kendisinin olmadığı ortamlarda bahsederken hanım, bey diye bahsetmenizdir. Onlar yapınca sırıtmaz.
Ama mesela benim kocam ben yokken benden Merve Hanım diye bahsetse, hayırdır bir kusurumuz mu oldu hocam diye bir yükselirim.
Bizim üzerimize oturmaz. Bunlar über zenginlik hareketleri.

Kafamın yine çok gürültülü olmasından sıkılıp sakinleşmek için şöyle bir camdan bakayım diyorum.
Belki gökyüzünde yalnız gezen yıldızları görürüm.
Onun yerine tam yanımdaki kocaman acil çıkış kapısını görüyorum. Bir de burada oturduğum için üzerimdeki sorumluluğu.
Kapının nasıl açılacağını kocaman kocaman da yazmışlar çizmişler ama üzerimdeki stres seviyesi anlamama engel oluyor.
Acil bir durum olma ihtimalinin stresi bir yana ya bir şey olur da o kapıyı açamazsam düşüncesi dört koldan geliyor.
Kendimi ‘Kimse benden bir şey beklemesin, kimse bana güvenmesin.’ diyen Necla Tekin’e yakın hissediyorum.
Aman her şey olacağına varır deyip anksiyetemi exitten gönderiyor ve biraz gözlerimi dinlendiriyorum.

Kaptan karizmatik sesiyle inişe geçtiğimizi anons ediyor. Gözlerimi açıyorum, uzaklarda bir yerlerde gün doğuyor.
Bak işte nihayet güzel bir şey, bu saatte çektiklerime değecek bir an.
Bir cherry içip bu anı kutlamak lazım ama servis çoktan bitti.

Tekerin yere değmesi ile uçağın hemen hemen yüzde doksanı çılgınlar gibi bagajlarını alıp ayakta dikilmeye başlıyor.
Bi durun kardeşim, bi ayılın, bi esneyin, ne bu tantana.
Toplum eleştirimi de tamamladıktan sonra ben de artık inmeye hazırım.

Uçaktan ayrılmamla birlikte havalimanında free wifi var mı diye kontrol etmeye başlıyorum.
Bir gün saat 15.00 gibi uçağa binersem bunu da kontrol etmeyi bırakacağım.
E üzerime yakışmaz.

Uçak Yolculukları, Zengin Jargonları No:2 ve Vişne Suları was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.