Son dönemde, çevremde artan deport kararlarıyla ilgili hukuki destek taleplerinin yoğunluğu dikkatimi çekiyor. Görüşmelerimin ortak teması, sınır dışı edilen kişilerin profiliyle kararın gerekçesi arasındaki ciddi çelişki: “Suça bulaşmışlığı yoktu, işinde gücündeydi, kendi halindeydi. Bu karar hangi gerekçeyle alındı?”
Bu yaygın şaşkınlık, mevzuatın uygulanmasında yaşanan belirsizliği ve potansiyel adaletsizlikleri gözler önüne seriyor.
Deport Gerekçeleri ve “Güvenlik” Kodları
Sınır dışı edilme kararlarının, çoğu zaman G82, G87 gibi idari kodlara dayanıyor. Bu kodlar, kişinin hangi gerekçeyle deport edildiğini belirtse de, arkasındaki nedenler genellikle milli güvenlik ve genel güvenlik gibi geniş ve yoruma açık kavramlar.
Bu güvenlik gerekçelerinin içeriği, şeffaflıktan uzak ve geniş bir yelpazede tanımlanabilir: Kişinin temas ettiği çevreler, katıldığı bir eylem, sosyal medyada ifade ettiği görüşler veya kişi hakkında oluşturulan, içeriği denetlenemeyen bir bilgi notu.
Hukuki güvenceye sahip vatandaşların dahi ifade özgürlüğü nedeniyle yargılandığı bir ortamda, yabancılar için bu kodların bir önleyici yaptırım aracı olarak kullanılması olasılığı, hukuki şüphelere neden olmakta. Temel soru şu: Suça bulaşmamış, hakkında şikayet olmayan bir yabancıyı sırf bu geniş güvenlik gerekçeleriyle sınır dışı etmek, ülkenin genel güvenliğini ne ölçüde artırır?
Orantısız Yaptırım: Kayıt Dışı İstihdam
Güvenlik nedenlerinin ötesinde, hukuki güvence ve ölçülülük ilkesiyle çelişen bir diğer yaygın deport gerekçesi çalışma izni olmadan çalışmak.
Tek motivasyonu çalışmak ve hayatını idame ettirmek olan kişiler, sadece bu nedenle deport edilebilmekte. Kayıt dışı istihdam, idari bir para cezası ve yasaklama gerektiren bir kabahattir. Bir kişinin, bu kabahat nedeniyle en ağır idari yaptırımlardan biri olan sınır dışı etme kararıyla cezalandırılması, yaptırım ile eylem arasındaki orantılılık ilkesine aykırılık teşkil ediyor. Salt çalışmak fiilinin, bir yabancının ülkedeki tüm düzenini bozacak ve onu geri dönüşü zor bir duruma sokacak kadar ağır bir cezayı hak etmesi, adaletin sorgulanmasına yol açıyor.
Sömürü Düzeni ve Tehdit Mekanizması
Yabancı arkadaşlarımla yaptığım hemen hemen tüm görüşmelerde sürekli karşılaştıklarını anlattıkları bir durum var. Haklarının gasplarına karşı verdikleri tepkilerde, tehdit ve şantaj aracı olarak “deport ettiririm” ifadesinin kullanılması.
Örneğin, yakın zamanda bir iş için temas ettiğim inşaat işinde çalışan bir Suriyeli, yaklaşık 200.000 TL alacağını talep ettiğinde, bu tehditle karşılaştığını anlattı. Bu durum, yabancıların hukuki güvencesizliğinin, işverenler veya çıkar odakları tarafından bir sömürü aracı olarak kullanılmasının bir süreklilik haline geldiğini aslında gösteriyor.
Geri Gönderme Merkezi (GGM) ve çevresinde yaşananlar ise bu hukuki zaafiyetin yarattığı sosyal ve etik çöküntüyü farklı bir boyuta taşıyor. GGM’de yaptığım görüşmelerin birisinde, “Keşke Türkçe bilmeseydim, yapılan hakaretleri anlamazdım” demişti. Bunu hisseden bir yabancı ile konuşmak derinden etkilemişti. Nedense yıllar geçse de zihnimden çıkmadı cümlesi. GGM’den çıktığım da ise karşılaştığım bir beyefendinin yaklaşarak “burada ülkelerine gönderilmemek için kadınlar evleniyormuş” gibi bir soru ile başvuru için yer sorması, spekülatif anlatılar, merkezin yarattığı çaresizliğin ve dışlanmışlığın nasıl suiistimal edildiğine dair bir fikri zemin de oluşturuyor..
Ankara’da fısıltı ile kulaktan kulağa dolaşan “kodu para ile sildiririz” vaatleri ve “hakkınızda kod yazdırırım” tehditleri gibi yasal olmayan girişim iddiaları, bu sistemin yarattığı hukuki boşluk ve çaresizliğin karanlık bir ticaret ağına dönüşebileceği ihtimaline de işaret ediyor.
Ülkemizde bir hayat kurmuş, ekonomik ve sosyal hayata katılan yabancıların, şeffaf olmayan kodlarla veya orantısız yaptırımlarla sınır dışı edilmesi; sadece onların değil, ülkenin hukuki güvencesinin de sorgulanmasına neden oluyor.
Yabancıların Hukuki Çıkmazı: Deport was originally published in Türkçe Yayın on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.